Düşünün,ailenin, hatta geniş ailenin, eleştirilen,
sürekli yönlendirilen, zaman zaman yakınılan,zaman zaman gereğinden fazla
övülen, kimi zaman yetişkin, kimi zaman bebek muamelesi gören, kısacası…
dışardan bakıldığında sıradan bir Türk evladısınız.
Eş- dost anne babanıza, çocuk çok farklı
davranıyor; bir “ZEKA” testi yaptırın, üstün zekalılar “ŞIMARIK” olur ve aykırı
davranır, diyorlar.???
Apar topar götürülüyorsunuz bir
test merkezine...veee beklenen müjdeli haber geliyor, sizin çocuk “üstün
zekalı”... Harıl harıl bilgi toplanıyor; bu üstün zekalılar ne yer, ne içer,
nasıl davranır, ne konuşur? Önceden eleştirilen tüm davranışlarınızın sebebi
meğer bu “üstün zeka”ymış.Ohh tüm ailede bir rahatlama...Bizim oğlan üstün
zekalı olduğundan arkadaşlarını dövüyormuş, bizim kız üstün olduğu için
asosyalmiş? Minarenin kılıfı da bulunduğuna göre işlem tamam...
Çok köklü bir kültürümüz var. Tarihimiz
başarılardan başarılara koşan Türk büyükleriyle dolu, belli ki sıradışı bir
zekaları var. Benim mi gözümden kaçtı bilemiyorum, o kadar ilim adamından hiç
birinin etrafına zarar verdiğindenya da toplum kurallarını zorlandığından
bahsedildiğine rastlamadım. Belki daha hareketlidir ya da daha içe kapanık ama kimseye ya da hiçbirşeye zarar
verdiklerini görmedim kaynaklarda.
Küçük yaşlardan itibarendevletler kuran,
imparatorlukları dize getirenOsmanlı Sultanlarının,hocalarının sözleri üzerine
söz söylemediklerini, onlara ve büyüklerine saygıda kusur etmediklerini,
hepimiz biliyoruz.
Bu üstün zeka nasıl bir şey ki her yüzyılda var olmakla beraber,
muhatapları farklı zamanlarda farklı etiket ve tanımlamalara maruz bırakılıyor.
Evet kişinin çocuğu arkadaşlık kuramıyorsa, uygunsuz
davranışlar sergiliyorsa, istediğini zorla yaptırıyorsa, bağırıyor, vuruyor,
kırıp döküyorsa, bu durum aileyi elbette çok üzer ve üstün zekalı olduğu için böyle
davranıyor dendiğinde aile “tutunacak bir dal” edinmiş olur.Çocuğum kötü
davranışlı ya da aykırı değilmiş çok şükür, der belki...
Ancak bu ne kadar gerçekçi ve işlevsel...Çocuğun kuralsız
davranışlarında, sınırlarını bilmeyişinde, sürekli en önde olma isteğinde,ikinciliğe
tahammül edememesinde, her konuda karar mercii olmak istemesinde ailenin hiç mi
payı yok?
Çocuk bu davranışları nerden öğrendi? Bu süreçte
davranışlar oturup yerleşik hale gelinceye kadar aile ne ile meşguldü? Yoksa bu
çocuğun talepleri zaten ailenin de mi talepleri...?
Üstün ya da değil her insanın dünyaya gelme nedeni belli... KUL
olmak. Yaratıcı üstün zekalılar aykırı olur, onlara tölerans gösterin, ya da
sizlerin sorumlu olduklarınızın yarısından sorumlular demiyor. Yaratılan her
insandan ne bekleniyorsa onlardan da aynısı bekleniyor. Nerde nasıl
davranacağını bilen, kimsenin alanına girmeyen, saygılı, iyi niyetli...
IQ’su ne kadar yüksek olursa olsun onlar sadece çocuk ve sizin hayra yönlendirmenize
muhtaçlar.
Her ne kadar popüler söylemler ÜSTÜN ZEKA=AYKIRI
DAVRANIŞLAR dese de,ne diyor sevgili peygamberimiz (sav): “Bir baba çocuğuna güzel ahlâktan daha üstün
bir miras bırakamaz”[Tirmizî, Birr 33]
O
halde çocukları onlara uygun görülen etiketlerden arındırmak, ve gidecekleri
yönü belirlemelerine yardımcı olmak adına anne babaları,manevi- sosyal vekültürel
değerlerimizi yeni nesillere aktarmaya davet ediyoruz. Zeka ne kadar üstünse
öğrenme ve uygulama gücü de bir o kadar üstündür, yeter ki yılların
tecrübesiyle iyiyi kötüden ayırabilme gücüne sahip yetişkinler
çocuklarıyla, bu tecrübe ve
birikimlerini paylaşsınlar…
Sevgili
anne babalar, geleceğiniz, canınızdan çok değer verdiğiniz çocuklarınızdan rehberliğinizi esirgemeyin lütfen…